HEYBELİADA
Prens adaları İstanbul kıyılarına yakın 9 adadan oluşur. Bizans döneminde sürgün yerleri olarak kullanılan adaların aralarından sadece Büyükada ve Heybeliada imparatorun ve saraylıların yazlık mekanı olarak hayat bulmuştur. Osmanlı döneminden bu yana ise Prens adaları ekaliyet ve azınlıklara ev sahipliği yapmıştır. Adaların kendine has mimarisi ve dokusu yılların yarattığı bu kültür mozağinin bugünlere mirasıdır. Günümüzde adalar İstanbul'a bir de karşıdan bakmak isteyen misafirlerini huzur ile ağırlarlar. 9 adanın en yeşili olan Heybeliada 2,35 km2'lik yüzölçümüyle, ikinci en büyük adadır. Yıl içindeki ortalama nüfus 5,500 civarındayken, bu sayı yazları 30,000 dolaylarına kadar yükselir. Ada'nın Rumca adı olan ve "bakır" anlamına gelen Halki, adada antik dönemlerde işletilen bakır madenlerinden gelir; Aristoteles bu çalışmalardan söz eder. Ada, Türkçe'deki Heybeli adını ise, tepelerinin ve bu tepelerin arasından geçen vadilerinin "heybe"yi andıran şeklinden dolayı almıştır.
GEZERKEN...
Adaya vapurla yaklaşan ziyaretçiler, üzerinde bulunduğu tepeye egemen olan Rum Ortodoks Papaz Okulu'nu (bugün, Denizcilik Lisesi'nin bir bölümüdür) ve Değirmen Tepesi'ni, Su Sporları Kulübü'nün üst tarafına kurulmuş olan ihtiyar yel değirmenini görebilirler. Adanın merkez bölgesini, doğu sahilindeki vapur iskelesi ve kuzeyde, buranın hemen yakınında yer alan deniz otobüsü iskelesi oluşturur. Bu iki iskele arasındaki sahil yolu boyunca, cafe ve restoranlar sıralanmıştır. Sahil yoluna paralel uzanan ana pazar sokağı, sahil yolunun hemen bir üst sokağıdır. Adanın güneydoğu burnunda, vapur durağının hemen yanında, iki kuleli ana binası ve minyatür 'imanıyla Deniz Lisesi yer alır; iskelelerin hemen kuzeyinde de balıkçılar için küçük bir liman vardır; balıkçı tekneleri ve özel tekneler buraya çapa atarlar.
Merkezdeki fayton durağından kalkan faytonlarla ada turu yapmak keyiflidir. Tam tur, adanın kuzey kıyılarını izleyerek başlar ve büyük bölümü ormanlık alanda geçer. Aya Triada Manastır' ve Ruhban Okulu'nun bulunduğu Ümit Tepesi'nin eteklerini dolaşan yol Eski Ceneviz gözetleme kulelerinden birinin yer aldığı Değirmen Piknik ve plaj alanına gider. Sonra ikinci tepenin eteklerin-den Çam Limanı'na kadar çok uzun bir yolu izler. Bir bölümü Bizans dönemin-den günümüze ulaşan 5 manastır bu yolun çevresindedir.
Aya Triada Manastırı ve Ruhban Okulu
Bizans döneminde, o zamanlar Halki olarak bilinen Heybeliada'daki manasbrlardan en ünlüsü, Hagia Triada, diğer adıyla Kutsal Teslis'tir. Manastırın Ümit Tepesi üzerindeki arazisi üzerinde, Bizans dönemindeki manastırın izinden gelen ve onunla aynı adı taşıyan Rum Ortodoks ilahiyat okulu (Ruhban Okulu) yer alır. Okul 1844 yılında faliyete geçmiş olup, 1971 tarihinde kapatılmıştır.
Terki Dünya Manastırı
Hagios Spyridon (Türkçe karşılığıyla Terki Dünya) Manastır', adanın güneybatı sahilindedir ve Çam Limanı olarak bilinen, hilal biçimindeki dev koyun batıda kalan ucunu oluşturan burunun üzerine kurulmuştur. Bu küçük manastır 1868'de, Aziz Spyridon'a adanmış bir keşişhane (skete) olarak Arsenios adıyla bilinen Trakya'', genç bir keşiş tarafından açılmıştır. Çeşitli restorasyonlarla günümüze kadar gelmiştir.
Metamorfoz — Başkalaşım Manastır
Adanın güneybatı ucundaki Baltacıoğlu Tepesi'nin zirvesinde küçük bir manastır daha bulunur. 1835'te Andonis Tsimas adında bir keşiş tarafından kurulan bu yapı da yine bir keşişhane olarak ortaya çıkmıştır. Manastırdan bugüne kalan yalnızca küçük bir kilise ile buna bağlı bir evdir; her ikisi de tepenin zirvesinde büyüleyici bir manzaraya hakimdirler.
Heybeliada Sanatoryumu
Çam Limanı'nın doğu burnunu oluşturan Yeşil Burun'da, deniz üzerinde bir uçuruma kurulmuştur. 1924'te Prof. Dr. Sever Kamil yönetiminde kurulan sanatoryum, İstanbul'un ilk sanatoryumudur. Günümüzde kapalıdır. Aya Yorgi - Uçurum Manastır,
Aya Yorgi Manastırı
(Hagios Georgios tou Kremnou) kasabanın güney sahilinde (Büyükada'ya bakan yamaç), Deniz Lisesi Ordu Evi'nin hemen ötesinde bulunan pembe renkli bir komplekstir. Manastırın adında geçen "tou Kremnou" ya da "uçurumdaki" unvanı, yapının, denize bakan bir uçuruma kurulmuş olmasından kaynaklanır. Manastırın 1583-93 arasında inşa edildiği düşünülmektedir.